Mervyn Peake - The Gormenghast Trilogy

10 Mayıs 2006 Çarşamba



Gormenghast gibi özel ve biraz da unutulmuş modern bir klasik hakkında yazmaya başlamadan evvel, öncelikle bu eserin yazarı olan Mervyn Peake'in kim olduğuna bakmamız gerekiyor, zîrâ bu diyarlarda pek bilindik bir isim değil kendisi.

Peake, 1911'de Çin'de doğmuş. Babası uzak-doğuda görev yapan misyoner bir doktor. Kendisi İkinci Dünya Savaşı'na fiilen katılmış ve orada çizdiği illüstrasyonlarla adını duyurmuş. Bugün o, eşine az rastlanır derece çok yönlü ve başarılı bir sanatçı olarak hâtırlanıyor. Ressam ve şâir olması yanında oyun ve roman yazarlığı da yapmış ve bu üç yeteneğinde de kalbur üstü işler çıkarmayı başarmış nâdir isimlerden biridir. 1968 yılında ne yazık ki, nispeten genç bir yaşta Parkinson hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Gormenghast serisinin giriş kitabı olan Titus Groan ilk kez 1946 yılında yayımlandı. Daha sonra 1950 yılında Gormenghast, bundan 9 yıl sonra da yazarın geçirdiği Parkinson hastalığı sebebiyle büyük zorluklarla Titus Alone adlı son cildi raflara sürülmüştür.

Gormenghast Titus Groan'ın önsözünde Anthony Burges'in deyişiyle "...durmuş, hareket etmeyi reddetmiş, kendi kendini besleyip motive etmiş ve kendi içine kapanmış" bir dünyadır. İçinde yaşayanlar için dünyanın kendisi olan devasa bir şatodur. Dışarıdan ayrık ve soyutlanmış kafkaesk bir gerçeklik! Üçüncü kitaba geldiğimizde daha net anlayacağımız gibi, Gormenghast kendi alternatif gerçekliği içinde bile başka bir zamandan kalmış bir alandır. Heyula gibi dikilir orada. Dışarıda Gormenghast'tan bahsedildiğinde insanlar kavrayamazlar ve bir ara Titus'a şöyle der bir karakter:

Gerçek gibi gelmiyor. Böyle ünvanlar başka bir çağda kullanılırdı. Geceleri rüya görüyor musun? Hafıza kaybına uğruyor musun? Şair misin? Yoksa bütün bunlar ustaca hazırlanmış bir şaka mı?

Anlaşılacağı üzere Gormenghast zamanın akmayı bıraktığı yerdir âdeta. Üçlemeyi okumak tavan arasında kalmış küflü sandıkları karıştırmak gibi bir şeydir bu yüzden. Bu tuhaf dünyada tek bir otorite vardır: Kadim kanunlar ve onların ördüğü tartışılmaz ritüeller. Gormenghast'ın her zerresi bu ritüellerle soluk alıp verir. Kitapta da denildiği gibi, yazgıdır onlar, Gormenghast'ın yaşlı ve soğuk taşları için, öyle ki, onları gevşetmenin düşüncesi bile kâfirce bir isyan olarak görülecektir. Öğretmenler her gece bir şiir okurlar, son bölümü şöyle der:

Ta ki ilkin
Sonuncusu
Gidene
Ve geçmişin
En önemsizi
Toza dönüşüne
Ve toz
Kaybolana dek.
Kanuna uy!

İşte böylesi mutlak ve acımasızdır kanun!

Peake tüm bu kasvetli yapının içine garip de bir mizah katmış. Güldürecek mi ağlatacak mı belli olmayan cinsten. Söz gelimi karakterlerin isimleri bütün o ciddiyetin bir parçası olmaktan çok uzak. Tam bir tezat bu hâl, hayatın kendisi gibi bir tezat. Bütün bu gülünç isimli karakterler tekdüze bir hayata gömülmüşlerdir. En üsttekinden en alttakine kadar herkes neyi simgelediği bile çoktan unutulmuş ritüellerle sıkıca sarmalanmış durumdadırlar ve bundan hiç kaçışları yoktur. Dolayısıyla Gormenghast'ı, şatonun bizzat kendisini tüm bu durağan akış içinde bir karakter olarak okumak zor olmayacaktır.

Ve bir gün Steerpike denen bir yaratık mutfakların rezilliğinden 'yaz sümüklüböceği' gibi sürünerek çıkar güneş ışığına ve sinsice tuzaklar kurar kendi şeytanca emelleri için. İşte o zaman dayanamayıp kükrer Gormenghast'ın öfkesi...

Bu yapıtın edebiyat coğrafyasının hangi bölgesine düştüğü çok karmaşık bir mesele. Üçlemenin gotik romandan beklenmeyen türden bir içerik ihtiva ettiği iddiası var. Bu yabana atılacak bir iddia değil. Öte yandan Mervyn Peake'in Alman toplama kamplarından Bensen'i ziyareti ile bu kitap arasında, özellikle Titus Alone arasında bir ilişki olduğu iddiaları mevcut (Richard Davenport-Hines - Gothic). İddia edilen bu yansımalar da gotik romanın işlevine uygun türdendir. Ben bu yapıtın gotik-fantezi olarak tanımlanmasının en uygun tanımlama olacağını düşünüyorum. Şunu da eklemek lazım; üçüncü kitapla birlikte anlatı Gormenghast'ın dışına çıkıyor ve usulca bilim-kurguya doğru yön değiştiriyor. Titus Alone zaten buhranlı bir kaçış öyküsüdür. Gormenghast'ın ötesinde başka, daha güzel bir dünya arayışıdır, ama heyhât, tepelerin ardındaki dünya daha iyi, daha az çürümüş bir dünya değildir. Yine son iki kitap Jungvari arketipsel okumalara uygun bir kahramanlık öyküsüdür. Titus burada merkezî bir yer tutuyor, dramatik yapının tam merkezinde bulunuyor. O aslında içinde bulundukları dünya ile uyumsuz ruhların hepsinin temsilcisi, Gormenghast'ın ruhu için bir isyankâr. Şöyle tanımlıyor onu kitap:

Parlak kanın armağanı. İlkeler "Ağla," diye mırıldandığında gülen kanın. Yakıcı kanunlar "Sevin" diye mırıldandığında kederlenen kanın. En büyük gölgelerin içindeki küçük devrim!

Ama gel gör ki, eninde sonunda nefret ettiği Gormenghast için savaşan da yine odur.

Mervyn Peake'in ressam ve şâir oluşu kitapların üslûbunda belirgin olarak görülebiliyor. Onun betimleme gücü karşısında hayrete düşmemek mümkün değil sanırım. Bol ve zarif betimlemelerle örülü, ağdalı ve lirik bir dille coşmuş, şaşaalı bir eserdir Gormenghast. Bu kitapları sadece anlatı açısından değil, edebî zarafetleri bağlamında da kendilerine özgü, eşsiz bir yere koymak gerekiyor. Büyülü bir kalemin elinden çıkmış bir efsun gibidirler.

Mervyn Peake Edgar Allan Poe'dan ince bir şâirdir ve bu nedenle üç roman boyunca fantazi dünyasını parıltılı bir şekilde sürdürmeye muktedirdir. Çok, çok büyük bir çalışma... çağımızın bir klasiği."

Böyle diyor Robertson Davies.

Dost Körpe kitaplara yazdığı önsözde Mervyn Peake'in fantastik edebiyatın tahtına oturmada Tolkien dışındaki tek aday olduğunu iddia ediyor. Bu tespite tamamıyla katıldığımı söyleyebilirim. Gerçi Mervyn Peake yazınsal olarak Tolkien'la ortak bir yanı olmadığını ifade etmiştir geçmişte. Evet, Mervyn Peake'in Gormenghast'ı daha çok Kafka, Poe ve Dickens çizgisinde gözüküyor ve bütüne bakıldığında olabildiğince kendine özgü bir yapıt. Yine de Peake ve Tolkien'ın yazdığı eserler anlatı olarak ne kadar farklı olurlarsa olsun, aynı çerçeve içinde ele alınabilirler. Mervyn Peake bir kılıç ve büyü öyküsü anlatmaz şüphesiz; olağanüstünün imkânlarına kısmen başvurarak bireylerin içinde bulundukları dünya ile olan uyumsuzluklarına, tezatlarına ve çatışmalarına eğilir. Lâkin ne olursa olsun sonunda geldiği yer daha dar bir çerçevede ve kendi tarzında olsa da bir kahramanlık öyküsüdür.

Ayrıca Gormenghast yazılış tarihi itibari ile Yüzüklerin Efendisi'nin selefi olmasına rağmen onun gibi kitleleri peşinde sürükleyen bir yapıt olamamıştır hiçbir zaman. Çok geniş okuyucu fanları yoktur ve kısıtlı bir çevrede ilgi görmüştür her dâim. Bunda nispeten ağır ve zor bir anlatı olmasının payı vardır şüphesiz, ama şöyle bir baktığımızda basmakalıp fantezi romanlarına, iki-üç göstermelik değişiklikle piyasaya sürülmüş birbirinin aynısı kılıç ve büyü öykülerine ilgi muazzamken, Türkiye'de Gormenghast gibi modern bir klasik topu topu 2000 âdet bile satamamış gözüküyor. Buna ne tür haklı sebepler bulunursa bulunsun, hoş bir durum olmadığı kesin.

Son yıllarda BBC üçlemenin dizisini yaptı. O dizinin bir bölümünü seyrettim fakat açıkçası hiç beğenmedim. Her şey gereğinden fazla renkli ve karikatürize hâle getirilmiş, hâlbûki Gormenghast ince ve tuhaf mizahına rağmen çok karanlık ve kasvetli bir eser.

Netice itibariyle tek söyleyebileceğim, bu başka hiçbir şeye benzemeyen düşsel yapıtın okunmasının elzem olduğudur. Kişi kendisini böyle bir keyiften asla mahrum bırakmamalı. 

3 yorum var:

Adsız dedi ki...

Katılmamak elde değil. 1000 küsür sayfa boyunca eğer çizme yeteneğim olsaydı her sayfa için bir tablo ortaya çıkarabilirdim diye düşünmeden edemedim.

Adsız dedi ki...

Söylediklerinize katılmamak mümkün değil.Romanın muhteşemliğinden bahsetmiyorum zaten okuyan herkes için bir efsane niteliğinde.Benim asıl merak ettiğim yazınızın sonlarında belirttiğiniz gibi bu kitabın tutulmamış olması.Bu nasıl olabilir anlamak mümkün değil.Galiba bunda biraz da yayınevinin kitabı yeterince tanıtamaması var.Kitapsever arkadaşlarıma hep tavsiye ettim fakat OM yayınevi kapatıldığı için piyasada bulamıyorlar.Okuyanlar için çok büyük bir şans "GORMENGHAST".

pagan dedi ki...

aynı isimli, 70lerden kalma bir prog rock grubu da vardır, okurken güzelce eşlik edebilir: http://www.megaupload.com/?d=LDWHJ7Q7