sinecine

2 Nisan 2010 Cuma

Geçen ay içinde Dipnot Yayıncılık bünyesinden ve Nilgün Abisel'in editörlüğüyle yayımlanan sinecine, adından da anlaşılabileceği üzere bir sinema dergisi. Elbette memleket sathında hâlihazırda iyisiyle kötüsüyle birlikte birçok sinema dergisi yayımlanıyor, lâkin Sinema Araştırmaları Dergisi alt-başlığı ile altı ayda bir kez hazırlanması düşünülen bu derginin diğer popüler yayınlardan temel bir farklılığı var, ki o da her şeyden evvel hakemli bir dergi olduğu gerçeğidir. Künyesine nazar edildiğinde hem Türkiye'deki üniversitelerden hem de uluslararası alandan olmak üzere pek çok akademisyenden müteşekkil geniş bir yayın ve danışma kurulu olduğu görülüyor. Dolayısıyla klasik popüler film eleştirisine değil, daha teknik ve kuramsal çalışmalara odaklanan, bu alandaki boşluğu doldurmaya niyetlenmiş akademik nitelikli bir yayın olduğunu belirtmeliyiz. Gâye-i mevcûdiyyeti özlüce şöyle ifade edilmiş:

sinecine, değişik disiplinleri sinema ortak paydasında buluşturmayı, sosyal bilimler, sanat ve insan bilimleri içerisinde bir araştırma, tartışma, eleştirme, soru sorma alanı yaratmayı amaçlar. Bu çerçevede, yerli sinemadan Hollywood'a, sanat sinemasından popüler sinemaya, klasik sinemadan çağdaş sinemaya, sinemanın ekonomi politiğinden tarihine, psikanalizden feminizme, kuramsal yaklaşımlardan alımlama araştırmalarına, türlerden yönetmenlere dek uzanan çeşitli konularda üretilen yazılara yer verilecektir.

Derginin ilk sayısında ikisi çeviri olmak üzere altı makale mevcut. Makalelerden ikisi Abbas Kiarostami üzerine hazırlanmış. Bunlardan ilki Serpil Kırel'in yönetmenin Şîrin adlı son filmi üzerinden sinema dili ve seyirci üzerine bir analiziyken, diğeri Khatereh Sheibani'nin Modern Fars Şiiri ile -özellikle Furuğ Ferruhzâd ve Sohrap Sepehri'nin şiiri ile- Kiarostami sinemasının ilişkisi üzerine bir çalışma, ki dikkatimi en çok cezbeden de bu iki çalışma oldu. Başka ilginç bir metin de Dilek İmançer'in İslamcı filmlerde kadın temsillerini ele aldığı eleştirel makalesi. Yine 1950'lerde Şakir Sırmalı'nın söylemi üzerine bir makale, Filmde ve Medyada Feminizm adlı bir çeviri ve Ahmet Gürata'nın 2000'lı yıllarda sinema filmlerinin niceliksel vaziyeti ile ilgili bir incelemesi okurun ilgisine sunulmuş. Bütüne bakıldığında içeriği genel olarak tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim.

Velhâsıl sinemanın asla sadece "sinema" olmadığı, görsel bir eğlence olmanın ötesinde ciddi bir felsefî, politik, ekonomik ve sosyo-kültürel göstergeler alanı olduğu ve kuramsal çalışmaların beslenebileceği geniş bir havuz oluşturduğu dikkate alındığında sinema yayıncılığı konusunda bağımsız ve akademik nitelikte bir kaynağın hazırlanıyor olması önemli bir gelişme. Umuyorum gelişerek devam edecek imkânları bulabilir.

3 yorum var:

Ayna-i Marzî dedi ki...

Böyle güzel dergiler benim semtimdeki kitapçılarda bulunmuyor (şansıma büyük kitapçılarda da bulmam zor oluyor). Bu yüzden özellikle bayilerde ve her kitapçıda satılmayan bu tip dergilerin e formatına geçmelerini çok çok istiyorum.

Bir Garip Vampir dedi ki...

Elektronik ortamda kitap ya da dergi okumaya uzun süre konsantre olabildiğim söylenemez. Değişen sadece metnin bulunduğu ortam değil, okuma biçimleri de değişiyor bu arada ve buna alışmak zaman alacak. Hani çok istekli olduğum da söylenemez. Bu tür metinlerin benim için en büyük avantajı klasik dizin taramalarından insanı kurtarması ve aradığı kesiti çok kolaylıkla bulabilme imkânı sunmasıdır. Bu avantajı gözardı edersem, kitapla ya da dergiyle dokunma yoluyla iletişim kurmaya ihtiyacım olduğu çok açık. Ama yine de sana hak veriyorum, bu dergilerin elektronik formatta yayınlanması düşünülebilir.

Ayna-i Marzî dedi ki...

Bilgisayar ortamında zor elbette ama e-kitap okuyucuların mühim olacağını düşünüyorum. Gerçi deneme fırsatım olmadı hiç ama eğer gerçek okumaya yakınsa (göz yorma, üzerine not alabilme cihetinden) epey bir rahatlama olacaktır diye düşünüyorum.